top of page

Uyku.

  • Yazarın fotoğrafı: Rüyaberh
    Rüyaberh
  • 12 Şub 2022
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 12 Şub 2022

Yazarlık büyük meziyet. Bir şeyler anlatmak, bir şeyler kurgulamak. Hissettiklerini, yaşadıklarını yazmak. Bildiklerini aktarmak. Muazzam bir kelime dağarcığının yanında bir o kadar da geniş hayal gücü lazım sanırım. Ben sadece sanabiliyorum. (Sanabilmek diye bir kelime olması da çok ilginç.) Her ne kadar 2006 yılından beri bir şeyler karalasam da bir yazar sayılmam. Eğer "yazar" kategorisinde sayılıyorsam bile dünyanın en tembel yazarı olabilirim.

Düşününce, bu blog yazılarını saymazsak bugüne kadar yayınlanmış bir şeyim yok!

2010 yılında bir karakter yazmaya başladım. Macera romanı karakteri nasıl olur diye düşünürken, uzun boylu, koyu kestane rengi saçları olan, koşmayı çok seven ve nedense dövüş sanatlarına hakim (ki o zaman kafamın içinde elinde kılıç olan) bir kadın karakter canlandı.

Onunla ilgili yarım paragraflık bir giriş yazmıştım; İtalya'nın kuzeyindeki bir dağ yamacında, gri bulutların altında, sol kolundan süzülen bir kaç damla kana bakıyordu. Ama dediğim gibi yazarlık büyük meziyet ve ben okumayı ne kadar çok sevsem de ya bu meziyetlerin büyük bir kısmına sahip değilim yada bir çoğunuzun ilerde de anlayacağı gibi çok tembelim!

Zira karakteri sonraki 10 yıl boyunca defalarca düşünmeme ve kafamın içinde ordan oraya koşturmama rağmen bir satır bile yazmadım. İsminin Lauren olmasına bile daha iki sene önce karar verdim. (İsmine çok daha önce de karar vermiş olabilirim, bu aralar hafızam beni sık sık yanıltıyor.) Hikayesinin tamamını nerdeyse kafamın içinde bitirmeme rağmen bölük pörçük sayfalardan ibaret kendisi. Yani bu hızla gidersem 80 seneye bitmiş olacağını umabiliriz. :)


Neyse, burada önemli olan benim yazamamam değil tabi. Aslında yazarlıkla ilgili ahkam kesmeye neden başladığımı da bilmiyorum. Uykum kaçmıştı, kendimi bilgisayarın başında buldum. Tabi sabahın altısında buraya tekrar uykuya dalmak için gelmedim. Yazmak, okumak gibi değil. Okurken gözleriniz kapanıyor, tatlı bir uykuya doğru akıyorsunuz (King yada Koontz okumuyorsanız). Ama yazarken uykunuz gelmiyor, tabi yazdığınız şey bitirme teziniz değilse :)


"Lauren" diye bir karakterden kimsenin haberi yoktu az önce ben ondan bahsedene kadar. Ben bahsettiğimde ete kemiğe büründü. Okuyanların kafasında bir şeyler canlandı.

Artık hepiniz; Gri bulutların altında, Santa Croce gölüne tepeden bakan bir noktada dimdik durmuş, parmaksız deri eldivenli sağ elinde bir Japon "o tantosu" tutan, sol kolunda küçük bir kesik olan, uzun boylu, kısa küt saçlı, ela gözlü ve beyaz tenli bir kadın görüyorsunuz. Avusturya'daki buluşma noktasına varması için iki buçuk günü ve koşarak geçmesi gereken ikiyüz kilometrelik bir yolu var önünde. :)


Bu arada yazarlar emoji kullanmazlar. Yani ben görmedim hiç. O yüzden ilk olabilirim. Yada yazar olmayabilirim. Bunlara takılmayın. Önemli olan Lauren'in ne kadar hızlı koştuğu da değil. Önemli olan uykunuzu iyi almanız. Yoksa sabahın altısında kalkıp böyle saçmalayabilirsiniz.


Madem saçmalayabiliyorum az daha devam edeyim. Aşağıdaki hizmeti de başka blogda bulamazsınız. Yada bulabilirsiniz bilmiyorum. Ben başka blogları okumuyorum ki nerden bileyim.



Zira: Çünkü, şu nedenle, şundan dolayı.


King: Stephen King kısaltması. Korku, gerilim doğaüstü kurgu kitapları yazarı.


Koontz: Dean R. Koontz kısaltması. Korku, gerilim kitapları yazarı.


O tanto: En küçük Japon kılıcı. Yakın dövüş için kullanılır.




Santa Croce: "Lago di Santa Croce" İtalya Veneto'da bir göl.












Comentarios


Yazı: Blog2_Post

Abonelik Formu

Gönderdiğiniz için teşekkür ederiz!

  • Heyecan Sosyal Simge
  • Instagram
  • Facebook

©2021, Rüyaberh tarafından kurulmuştur.

bottom of page