Uzun Yazı
- Rüyaberh
- 30 Ağu 2022
- 5 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 2 Eyl 2022
Dünyanın en uzun romanı 13 bin sayfaymış. Bu nasıl bir yazma aşkıdır. 1649 yılında o kadar mürekkebi nerden buldun? Kimse kızmadı mı?
-Kağıtları ziyan etme Madeleine!
-Ne yazıyorsun gece gündüz kuzum allasen?
Dünyanın en uzun kelimesi "titin" diye kısaltılmış bir proteinin tam adıdır. Toplamda 189.819 harften oluşur. "Titin" yazıp neden bırakmadılar acaba. Demek ki gerisi de lazım oldu. Bu arada titin, kaslarımızın kasılmasını sağlayan proteinlerden biri. Önemli bir protein olduğundan ismini uzun vermiş olabilirler. Kesin bence öyle.
Dünyanın en uzun kelimesinin Türkçe olduğuyla ilgili bir haber de var. Habere göre en uzun kelime: Muvaffakiyetsizleştiricileştiriveremeyebileceklerimizdenmişsinizcesine imiş.
İçinde bu kelimenin geçtiği bir cümle kuran olursa beni bulsun, bi'şey göstereceğim.
Başlık neden "uzun yazı"? Uzun yazınca okuyan sayısı azılıyor aslında. Çok sabrımız yok çünkü. Yani devir böyle sanırım. Her şeyin bir acelesi var gibi. Bizim de acelemiz var.
Ne yazıyor burada? Bilgi mi var? Komik bir şey mi yazmış? Fazlasına pek tahammülümüz yok. Zaten baştan azıcık ilgimizi çekmiyorsa kaydırıp geçiyoruz. Bunu bazen ben de yapıyorum. Neyse..
Bugün ne yazacağıma karar veremediğim için başlık bu oldu sanırım. Dün akşam yaptığım ıslak kek tarifini anlatabilirim. Bugün 30 Ağustos Zafer Bayramı, Büyük Taaruzun 100. gurur yılı. Bunun hakkında da yazabilirim. Başka bir konu da bulabilirim. Ayağımın dibinde horul horul uyuyan Elma'yı da yazabilirim. Bilemedim.
Kekle başlayalım çünkü dünyanın en iyi ıslak kekinin tarifini vereceğim. Yani ben yapınca öyle oluyor, sizi bilemem.
Kekin tarihi Antik Mısır'a kadar dayansa da günümüzdeki halini almaya başlaması 17.yy'dan sonra kabartıcıların bulunmasıyla başlamış. Islak keki kim buldu net bir bilgi yok. Belki brownie gibi yanlışlıkla bulundu belki de -bu kek çok kuru oldu lan- deyip üstüne çikolata sosu döktüler. O kısmı net değil ama önemli olan bulunmuş olması.
Malzemeler (Kek için):
- 3 adet yumurta (oda sıcaklığında)
- 1 su bardağı toz şeker
- 1 su bardağı süt (oda sıcaklığında)
- 1 su bardağı sıvıyağ
- 1 su bardağı un
- 1 paket kabartma tozu
- 1 tatlı kaşığı vanilya tozu/özütü (Sıvı ise bir çay kaşığı yeterli)(Fakirler şeker vanilin kullanabilir.)
- 3 yemek kaşığı kakao
Malzemeler (Sos için):
- Yarım su bardağı toz şeker
- 1 su bardağı süt (ben bir çeyrek bardak daha ekliyorum)
- 2,5 yemek kaşığı kakao
- Yarım su bardağı sıvı yağ (Yarımdan biraz az olabilir)
Tarif:
Spotify listenizden Nil'in Kek şarkısını açın (fakirler Youtube'dan açabilirler). O olmadan olmaz. Fırınınızı 180-190 derece arasında ısıtmaya başlayın. 20-23 cm'lik bir borcamınızı (şekli önemli değil: kare olur dikdörtgen olur, üçgen olsa ne güzel olur) yağlayıp tabanına uygun yağlı kağıt kesip yapıştırın. Son yaptığımda bulamadığım için yağlı kağıt kullanmadım. Güzelce yağladığınız zaman kağıt olmadan da olabiliyor.
Bir çırpma kabında yumurtaları şekerle birlikte 2-3 dakika hızlı devirde çırpın. Köpük köpük oldular mı yeter. İçine süt ve sıvıyağı da ekleyip çırpmaya devam edin. (Vanilyanız sıvı haldeyse sıvılarla beraber karıştırın. Toz haldeyse aşağıdaki kuru karışıma girecek. Fakirler de şeker vanilinlerini aşağıdaki kuru karışıma ekleyebilirler.)
Ayrı bir kapta un, kabartma tozu ve kakaoyu harmanlayıp bu karışıma ekleyin. Güzelce karışana ve topaklar kalmayana kadar çırpın. Çok sıvı bir karışım olacak, ekstra un eklemeyin.
Kalıbınıza dökün ve fırında 40-45 dakika pişirin. Pişmeye 10 dakika kala sosunu hazırlayın.
Küçük bir tencereye tüm malzemeleri döküp kaynayana dek çırpma teli ile karıştırın. Çok basit değil mi? Kekiniz fırından çıkar çıkmaz önce eşit şekilde dilimleyin sonra sıcak sosunu dökün. “Coss” diye ses çıkması lazım. O sesi duymadıysanız yine güzel bir kek olur ama mükemmel olmaz! Sosun sıcak dökülmesi içine güzelce işlemesi için önemli. Sosu emip kekiniz ılıyınca tadına bakın.

Ama en güzel hali bir gece bekledikten sonraki hali. Yanına soğuk süt. Kahveyle de çok güzel oluyor. Damak zevki artık gerisine karışmıyorum. Üstünü istediğiniz gibi süsleyebilirsiniz ama o kadar lezzetli ki gözünüz görmüyor zaten. Mesela ben dün akşam yaptım, fotoğraf çektim ama akşam çekilen fotoğraflar pek güzel olmuyor. (Almadınız ki bir Iphone 13) Sabah bir kaç işimi halletmek için evden çıktım, öğlen eve geldiğimde fotoğraf çekmek için dolaptan keki çıkardım ama sadece köşelerdeki üç dilim kalmıştı :))

Tabağı böyle süslerseniz ekstradan bir 50 TL daha alabilirsiniz :) Tartışmazsız dünyanın en iyi ıslak keki. Orijinal tarif https://www.damyskitchen.com/2017/10/en-iyi-islak-kek.html ait. Afiyet olsun.

Yazı bitti mi? Hayır.
Çünkü bugün 30 Ağustos Zafer Bayramı. 26 Ağustos 1922' de başlayan ve 30 Ağustos'ta Dumlupınar'da kesin bir zaferle taçlanan büyük taarruzun 100. yılı. Peki kek tarifinin altında ne işi var böyle önemli bir günün. Çünkü bence her yerde ve her anda hatırlanmalı. Sadece yıl dönümlerinde iki sosyal medya gönderisi paylaşıp andığımız, gurur duyduğumuz günler olarak kalmamalı. Bugün ülkede özgürce ne yapabiliyorsak 100 yıl önce verilen o mücadeleye ve ruha borçluyuz. Maalesef ülke olarak bunun bilincini hızla kaybediyoruz. Çok az okuyoruz. Çok az hatırlıyoruz. Mustafa Kemal Atatürk'ün "aziz millet" diye bahsettiği tüm o güzel özelliklerimizi bir bir kaybediyoruz.
...çok uzun bir 30 Ağustos yazısı yazmıştım aslında ama burada bile yayımlayamayacağıma karar verdim. İçim nasıl dolu konuyla ilgili... Neyse...
Bu arada dünyanın en uzun kelimesi neymiş diye araştırırken "neyse" denk geldi. Neyse: harf sayısı olarak belki çok az gibi gözükse de yerine göre sanırım dünyanın en uzun kelimelerinden biri. Neyse..
Bir ara Youtube'da Nedir? videoları izliyordum. Burcu Bakdur'un oldukları süperdi bence. Bir de Stolk vardı İbrahim Selim'li. Bu ülkede güzel şeyler de var(dı) ya.
Bu arada site için kullandığım ara yüz yazım denetimi yapmadığından bazı yazım yanlışları olabiliyor. Yayınlamadan önce kontrol ediyorum elimden geldiğince ama arada gözümden kaçanlar oluyor.
Kasıtlı yaptığım iki şey dışında hepsi için şimdiden kusura bakmayın.
Birincisi "bir şey". Evet bir şey ayrı yazılır ve ben de bir şey yazarken ayrı yazıyorum ama bazen bi'şey şeklinde yazmak hoşuma gidiyor.
İkincisi ise "yada". Her ne kadar TDK ayrı yazıldığını söylese de "yada" birleşik yazılır.
İlk olarak, dünya dillerinin tamamına yakınında "yada" kelimesine karşılık gelen kelime birleşik yazılıyor.
Almanca: Oder
İngilizce: Or
Portekizce: Ou
Arnavutça: Ose
Bulgarca: Ilı
Çince: Houzhe
Böyle uzayıp gidiyor liste. İkinci olarak da yadanın yerine sıklıkla kullandığımız ve farsçadan dilimize geçen "veya"nın birleşik yazılması. Üçüncü ve en önemli referansım ise Aziz Nesin'in yadaları birleşik yazmış olması. Tabiki de herkes o zaman kafasına göre kural uydursun diyebilirsiniz. Bu kural uydurmak değil aslında. Kural koyucunun bu konuda doğru karar veremediğini düşünmek diyelim.
Zaten Türk Dil Kurumu'nun son yıllarda sözlükte yaptığı tahrifat için ayrıca bir yazı yazmak gerekir. Kırk yıllık "arefe"yi "arife" olarak değiştirmesi mi dersiniz, "kirli" kelimesinin tanımı mı dersiniz. Ne kepazeliklerle dolu. O yüzden kimse kusura bakasın "yada" birleşik yazılır. Hem neden ayrı kalsınlar ki :)
Neyse..
Bu arada yazı yazmak için en önemli şeylerden biri de kedinizin olmasıdır. Kısa bir araştırma yaparsanız -ki ben sizin için yaptım- ünlü bir çok yazarın kedisinin olduğunu görürsünüz.
Haruki Murakami: Kafka
Edgar Allan Poe : Catterina
Tomris-Turgut Uyar: Gülüver (En güzel isim bence.)
Jean Paul Sartre: Nothing
Hüseyin Rahmi Gürpınar: Sarı ve Hüsnü
Bukowski Kediler kitabında şöyle bahseder;
“Kedilerimize, Ezra, Celine, Turgenev, Ernie, Fyodor ve Gertrude adlarını takmak istedim fakat iyi biri olduğum için karımın onları adlandırmalarına izin verdim ve sonuç;
Ting, Ding, Beeker, Bhau, Feather ve Beauty.
Bir Tolstoy bile yok lanet grupta.”
Bence kışın çok iyi kedinizin olması ama yazın hem bilgisayarın hem de kedinin sıcaklığı birleşince :)

Bir kedi bu kadar sevilir sanırım.

Bence güzel yazdım yine.
30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.
Kalın sağlıcakla.
Comentários